Haber

Öğrencinin sektörle sınavı: Ucuz işgücü mü, ara eleman mı?

Pelin Akdemir

Eğitim sistemindeki değişiklikle birlikte meslek liselerinde öğrenim gören öğrencilerin sanayi sektöründe yer alarak yetiştirilmesi amaçlanıyor. Sermayenin ihtiyaçlarının dikkate alındığı uygulama, öğrencilerin ucuz emek olarak emek sömürüsüne maruz kalıp kalmayacağı sorusunu gündeme getiriyor.

2024-2028 12. Kalkınma Planı kapsamında mesleki ve teknik eğitimde özel sektörle iş birliğinin artırılması hedefleniyor. Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Kemal Şamlıoğlu, “Bazı işletmeler eğitim ve üretimin iç içe olduğu okul modeli haline getirilecek” diyor. Almanya’da ‘Berufsschule’ adı verilen meslek okulları bu uygulamaya örnek olarak gösteriliyor. Türkiye’deki akademik başarısı düşük öğrencilerin yönlendirildiği meslek okullarının, öğrencilerin gelişimlerine göre yönlendirildiği Almanya örneğiyle hiçbir alakası yoktur. Detayları netleşmeyen bu uygulamanın sanayiye orta personel yetiştirilmesinde bir analiz noktası mı olacağı, yoksa öğrencilerin ucuz iş gücü olarak kullanılacağı bir yer mi olacağı soruları araştırılıyor.

UCUZ İŞGÜCÜ? ORTA ÇALIŞANLARA EĞİTİM Mİ VERİLİYOR?

Tüm Öğretmenler Sendikası (TÖBSEN) Bursa Temsilcisi Serkan Bebek ve Nilüfer Organize Sanayi Bölgesi (NOSAB) Lideri Erol Gülmez ile konuyu konuştuk. Eğitimciler ve sanayiciler, orta kadronun yetiştirilmesinde uygulamanın çözüm olup olmayacağı konusunda farklı düşünüyor. Sanayici Gülmez, “Hiçbir sanayicinin ucuz iş gücü olarak öğrencilerin devamını talep edeceğini düşünmüyorum. Öğrenci maaş alıp para kazanmaya başlarsa, kariyer yapması teşvik edilir. “İşverenin mutlaka bir bedel ödemesi gerekiyor” diyor. Eğitimci Bebek ise asıl amacın ucuz emeğe dayalı personel çalıştırmak olduğunu söyleyerek, “Bu sadece emek sömürüsü değil, çocuk istismarıdır” diyor.

‘KAMU KAYNAKLARI EĞİTİM İÇİN DEĞİL, PATRONLARI DESTEKLEMEK İÇİN KULLANILACAK’

Mesleki eğitimde özel kurumlarla işbirliğinin artırılması, sermayenin ihtiyaç duyduğu işgücünü sağlamanın bir yolu olarak işlev görmektedir. Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM) örneğine bakacak olursak, Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü’nün 2022 birim faaliyet raporu meslek liselerinde sermayeleşmenin öğrenciler üzerinden nasıl büyüdüğünü bize gösteriyor. Rapora göre, MESEM’lerde kayıtlı öğrenci sayısı 2022 sonu itibarıyla 159 binden 1 milyon 241 bine çıktı. Ayrıca MESEM’lerde ve organize sanayi bölgelerinde çalışan çırak öğrenci sayısı da 25 bin 504’ten 179 bine çıktı. Bebek, MESEM verilerini şu şekilde değerlendiriyor:

“Buna ‘ara eleman yetiştirmek’ ya da kayıt dışı çocuk işçiliğinin önlenmesi diyebilirsiniz. Ne dersen de, sömürülen çocuklar var. Devlet bunu kendisi yaparken artık sermayeye doğrudan bağlı. Bu geçiş şu şekilde tanımlanmalıdır. MESEM adım adım özel sektöre devrediliyor. Ayrıca okullar yani kamu kaynakları mesleki eğitimin kalitesini artırmak için değil, işverenleri desteklemek amacıyla kullanılacak. “Sermayenin talebi doğrultusunda ucuz iş gücü devlet tarafından teşvik ediliyor, özel sektörün beklentilerini karşılamak adına öğrenciler ucuz iş gücü kaynağı haline getiriliyor.”

Serkan bebek

‘SEKTÖRDE ÖĞRENCİLER YETİŞTİRİLMELİ’

Bursa Tophane Endüstri Meslek Lisesi’nde okuyan sanayici Gülmez ise okula gitmeden 6 ay boyunca okul-sanayi işbirliği uygulamasında staj yaptığını ve bunun kendisini bugün sanayici olmak için iyi yetiştirdiğini söylüyor. . Sektöre yeterli personel yetiştirmek için uygulamanın gerekli olduğunu belirten Gülmez, “Bir teknik öğretmen olarak üzüntü duyuyorum. Öğrenci liseden mezun oluyor ama kaynak yapmayı bilmiyor. Okullardaki uygulama saatleri ya yetersiz kalıyor ya da eğitim sistemindeki değişiklikle yeterli düzeye ulaşamıyor. Sadece diploma alıyorlar. Mesleki eğitimden mezun olan kişinin belli bir yeterliliğe sahip olması gerekir. Öğrencilerin mutlaka sektörün içinde yetişmesi gerekiyor. Çünkü mezun olduktan sonra başka sektörlere kaçıyorlar ya da yetkin görünmüyorlar” diyor.

İMAM-HATİP OKULLARINA YATIRIM MESLEKİ EĞİTİMİ KESİNTİYE UĞRATTI

Eğitimci Serkan Bebek ile sanayici Erol Gülmez bir konuda hemfikir. Devletin İmam Hatip okullarına yaptığı yatırım nedeniyle ülkede mesleki eğitimin kalmadığını söylüyorlar. Gülmez, “Ülkede mesleki eğitim diye bir şey olmadığı için mesleki eğitim merkezleri kurarak sektöre eleman yetiştirmeye çalışıyoruz. “Devletin yapması gereken bir işi sermaye koyarak yapmaya çalışıyoruz” diye açıklıyor.
Gülmez, Türkiye’nin her ilinde ciddi üretim personeli sıkıntısı yaşandığını şu sözlerle belirtiyor: “Birçok firma, personel bulamadığı için üretimini küçültüyor. İşsizliğe neden olmaz, tam tersine ihtiyaç olduğu için işgücü açığının doldurulmasına yardımcı olur. Bizim derdimiz normal ücretle çalışacak elemanları yetiştirmektir.”

Erol Gülmez

ZOR ÇALIŞMA KOŞULLARI ÖĞRENCİLERİ SOSYAL VE KÜLTÜREL HAYATTAN KURTABİLİR

Ancak bireyin genç yaşta işe sürüklenmesi ve zorlu çalışma koşullarıyla karşı karşıya kalması, onun sosyal ve kültürel olarak eğitim hayatından kopmasına neden olabilir. Bebek, ağır çalışma koşullarının erken yaşta hastalık ve yıpranmayı beraberinde getireceğini, olası iş kazalarının ölümcül sonuçlara bile yol açabileceğini belirtiyor. Bebek, “Geliştirilen sistem genç kuşakları zenginlik ile yoksulluk, yani kapitalist ile işçi arasındaki uçuruma sürükleyecektir. “Bu, çocukları sermayenin doyumsuz kâr hırsıyla geleceği olmayan bir duruma itecektir” diyor.
“Eğitim programlarının hazırlanması sürecinde çocuğun gelişiminde sadece akademik değil, sosyal ve duygusal kazanımlar da hedeflenmelidir. Orta düzey personel yetiştirmeyi hedefleyen sektörün sosyal ve duygusal kazanımlarla ilgilenmeyeceğini söyleyen Bebek, Çocuğun gelişimini, şöyle anlattı: “Gelecekten umutsuz, iletişim yerine şiddete eğilimli meslek liselerinin örneğini görüyoruz. Ayrıca çocuklar “Çocukların çok erken yaşta çalışmaya zorlandığı, erken yaşta yorulduğu bir durumla karşı karşıyayız. Bir diğer durumda çocuklar küçük yaşta sınıf farklılıklarıyla tanışıyor. Parası olanın üniversite okuduğu, parası olmayanın ise ucuz işgücüne sürüklendiği bir eğitim süreci” diyor.

Bebek sözlerini şöyle bitiriyor: “Asıl mesele eğitim sistemindeki bozukluktan dolayı mesleki eğitim gören öğrencilerin sanayide çalışacak kadar yetişmiş bireyler olarak eğitim alamamasıdır diyebiliriz. Bu eğitim eksikliği tasarlanmış bir durumdur. Öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamak değil, sermayenin belirlediği ihtiyaçları karşılamak.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu