Artvin’de yapılması planlanan altın madeni işletmesine karşı çıkan Okumuşlar Köyü sakini Serpil Alkan: “Burada doğdum, burada yaşıyorum ve…
UĞUR İSTANBUL
ArtvinMerkeze bağlı Okumuşlar ve Köseler köyleri ve Ardanuç Okumuşlar köyünde yaşayan Serpil Alkan, Gümüşhane köyünde yapılması planlanan altın madeni işletmesine tepki göstererek, “Ben bu köyde doğdum, büyüdüm, yaşıyorum ve hayatımı burada geçirdim. Hayvancılıkla uğraşıyorum ve dolayısıyla bu doğayla iç içeyim. Doğamı yıkan her türlü şeye karşıyım.” “Madenlere karşıyım, ormanlarda katliam yapılıyor, ben de onlara karşıyım, kimse beni burada zehirlemesin, beni buradan sürmeye zorlamasın” dedi.
Artvin Artvin merkeze bağlı Ardanuç ilçesine bağlı Gümüşhane köyü ile Artvin merkeze bağlı Köseler ve Okumuşlar köyleri sınırları içerisindeki alanda yapılması planlanan yaklaşık 848 futbol sahası büyüklüğündeki altın madeni projesi; Bölgede yaşayan vatandaşları tedirgin ediyor.
“KÖYÜMDEN HİÇ AYRILMADIM VE BIRAKMAYACAĞIM”
Okumuşlar köyünde yaşayan ve köyüne maden işletmesi yapılmasına karşı çıkan Serpil Akdemir, şunları söyledi:
“Ben bu köyde doğup büyüdüm, bu köyde yaşıyorum ve hayatımı burada geçirdim. Hayvancılık yapıyorum ve dolayısıyla bu doğayla iç içeyim. Doğamı bozan her şeye karşıyım, karşıyım. madencilik, ormanları kesiyorlar ve ben de onlara karşıyım, beni burada kimse zehirlememeli, doğamı bozan her şeye karşıyım, halkla ilişkiler mezunuyum ama köyümü terk etmedim ve burada yaşamaya devam ediyorum. bu köy.Beni buradan yani köyümden sürgüne mahkûm etmesinler.Ben hiçbir yere gitmiyorum ve doğamı terk etmiyorum bu yüzden de hayvanlarımı bırakmıyorum ve beni Okumuşlar yaylasından veya dışına kimse çıkaramaz. köyüm. yaylaya gidiyorum hayvanlarımı götürüyorum. orada otlatıyorum, su içiyorum. bak bu sene ağaçlarımızın yapraklarına pas çarptı ve ne cevizimiz ne elmamız var, salatalıklarımıza, fasulyelerimize pas çarptı ve bu sene hiçbirinde bir şey yok, nedenini sorarsanız bölgede madencilik başlamış olduğu için. Maden çıkarıldıktan sonra ne oldu? Olacak ve maden yanımıza çıktığında ben nereye gideceğim? Sonra beni ve bütün köyleri götürecekler. Devlet büyük, arabamı, evimi alıp bana maaş versin, sonra pazara götürsün. Bunun dışında başka bir işim yok, üç hayvanım ve bir bahçem var ve bahçenin ürünleriyle kendimi besliyorum.
” Evcil hayvanım dereden su içemezken, madene su veriyorlar”
Artvin’e de gidemiyorum. Neden biliyor musun? Motorine yapılan zam nedeniyle otomobil fiyatları da arttı, emekli maaşı ise 7 bin 500 lira oldu. İnsanlar nasıl geçinecek? Şimdi bizi buradan kovmaya çalışarak köylerdeki nüfusu boşaltmaya çalışıyorlar. Madencilik şirketiyle hiçbir işim yok ve buraya gelmemeleri gerekiyor. Kiminle işbirliği yaparsa onunla iş yapmaya devam etmelidir. Benim köyümden madene su taşıyorlar. Benim köyümden su taşıyorlardı, taşımalarını istemiyorum. Hayvanım susuz kalmış, dereye gidiyor, su içemiyor ama madene su taşıyor. Evcil hayvanım dereden su içmiyorken, madene su taşınmasına da karşıyım. Bu köyde yaz kış her türlü sıkıntıyı çeken benim. Bu köyde benim kadar kimse yaşamıyor ve bu doğanın ne kadar cesur olduğunu kimse bilmiyor. Her türlü sıkıntıya katlandığım kadar keyif alıyorum. Ben doğayı savunuyorum, burada bir ağacın kesilmesi canımı acıtıyor ve onlar sayesinde burada yaşıyorum ama her gün ağaç dolu arabaların götürüldüğünü görüyorum. Çünkü Artvin ormanlarında katliam var ve meğerse devlet koruyormuş ama şimdi ben korumaya çalışıyorum, kimse dinlemiyor ve kafamız karıştı, Allah aşkına bizi kim koruyacak.
” “AKBELEN’DE AĞACI SARILAN O Teyzenin Ellerinden ve Ayaklarından Öpüyorum”
Çok üzülüyorum, gelecekte o ağaca sarılan o teyzenin ellerine, ayaklarına kurban gideceğim ve her zaman yanındayım, onun ellerini, ayaklarını ve onun gibi daha nicelerini öpüyorum. Her zaman birbirimize destek olalım ve bu beladan birlikte kurtulalım. Biz bu madene ve çetelere karşı duracağız, başka yolu yok. Ben çok memnunum ve her şeyi yapmaya hazırım ve kimseden endişem yok çünkü şu ana kadar para kazandım ve devletten bir kuruş bile almadım ve neden kimse bana bir şey yapmasın? Bu dağın zirvesinde üç hayvanla yaşıyorum. Zor da olsa bu doğanın içinde yaşıyorum ve yaşamaktan keyif alıyorum.
” “SESİMİZİ DUYUYORUZ VE DUYURUYORUZ, CAN KURBANLIK”
Yanımızdaki siyanür havuzuyla beni zehirlemesinler çünkü ben burada yaşamak istiyorum. Benim arazimin tepesi altından daha pahalıdır. Dünyayı vermezdim bu doğaya, Gümüşhane köyünde ağaç kalmadı, kestiler yaylalarımıza ayıp değil mi, açık havuz, siyanür ne demek yoksa beni zehirleyecek misin? Sana tekrar söylüyorum, nereye gideceğim? Bütün bunları yapıyorsun ama benim gidecek hiçbir yerim yok. Köyüme, yaylama ve doğama dokunmayın ve doğadaki tüm canlılara dokunmayın, insanları dahil etmiyorum, doğadaki sahipsiz canlılara dokunmayın. Sesimizi duydunuz ve sizin gibiler için canları feda ederek sesimizi duyuruyorsunuz.”